La Biblia Online

Anuncios


Toda la Biblia A.T. N.T.




Vahiy 14:1 - Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001 2008

Sonra Kuzu'nun Siyon Dağı'nda durduğunu gördüm. O'nunla birlikte 144 000 kişi vardı. Alınlarında kendisinin ve Babası'nın adları yazılıydı.

Ver Capítulo

Turkish Bible Old Translation 1941

VE gördüm, ve işte, Kuzu, Sion dağı üzerinde durmakta, ve onunla beraber alınları üzerinde onun ismi, ve Babasının ismi yazılmış olan yüz kırk dört bin kişi vardı.

Ver Capítulo

Кирил харфлерийле Тюркче Кутсал Китап

Сонра Кузу'нун Сийон Даъ'нда дурдууну гьордюм. О'нунла бирликте 144 000 киши вардъ. Алънларънда кендисинин ве Бабасъ'нън адларъ язълъйдъ.

Ver Capítulo

Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar

Sonra Siyon Dağı'nda Kuzu'yu ve O'nunla birlikte yüz kırk dört bin kişinin durduğunu gördüm. Alınlarında Kuzu'nun ve Babası'nın adı vardı.

Ver Capítulo

Temel Türkçe Tercüme

Bir de baktım, Kuzuʼnun Siyon Dağıʼnda durduğunu gördüm. Oʼnunla birlikte yüz kırk dört bin kişi vardı. Alınlarında Kuzuʼnun adı ve Babasıʼnın adı yazılıydı.

Ver Capítulo

Yorumsuz Türkçe Çeviri (YTC)

Sonra Kuzu’yu gördüm. Siyon Dağı üzerinde O’nunla birlikte 144000 kişi duruyordu. Alınlarında kendisinin ve Babası’nın adı yazılıydı.

Ver Capítulo



Vahiy 14:1
30 Referencias Cruzadas  

Ve, “Ben kralımı Kutsal dağım Siyon'a oturttum” diyor.


Oysa Siyon, “RAB beni terk etti, Rab beni unuttu” diyordu.


RAB, “Yeremya, ne görüyorsun?” diye seslendi. “Bir badem dalı görüyorum” diye yanıtladım.


Kuzeyden esen kasırganın göz alıcı bir ışıkla çevrelenmiş, ateş saçan büyük bir bulutla geldiğini gördüm. Ateşin ortası ışıldayan madeni andırıyordu.


Baktım, Keruvlar'ın* başı üzerindeki kubbenin üzerinde laciverttaşından tahta benzer bir nesne gördüm.


Baktım, her Keruv'un yanında birer tane olmak üzere dört tekerlek gördüm. Tekerlekler sarı yakut gibi parıldıyordu.


Baktım, bana doğru uzanmış bir el gördüm; içinde tomar halinde bir kitap vardı.


Adam Kuzey Kapısı yolundan tapınağın önüne getirdi beni. Baktım, RAB'bin görkeminin tapınağı doldurduğunu gördüm. Yüzüstü yere düştüm.


Beni avlunun giriş bölümüne getirdi. Baktım, duvarda bir delik gördüm.


“Yeruşalim Kenti'nin içinden geç, orada yapılan iğrenç şeylerden ötürü dövünüp ağlayanların alınlarına işaret koy” dedi.


Ben Daniel baktım, biri ırmağın bu kıyısında, öbürü öbür kıyısında duran başka iki varlık gördüm.


O zaman RAB'bi adıyla çağıran herkes kurtulacak. RAB'bin dediği gibi, Siyon Dağı'nda ve Yeruşalim'de kurtulup Sağ kalanlar arasında RAB'bin çağıracağı kimseler olacak.”


Bana, “Ne görüyorsun, Amos?” diye sordu. “Bir sepet olgun meyve” diye yanıtladım. Bunun üzerine RAB, “Halkım İsrail'in sonu geldi” dedi, “Bir daha onları esirgemeyeceğim.


“Düşkünü yaşatacak, Uzaklara sürülenleri güçlü bir ulus yapacağım. Onları Siyon Dağı'nda bugünden sonsuza dek ben yöneteceğim.”


“Ne görüyorsun?” diye sordu. “Som altın bir kandillik görüyorum” diye yanıtladım, “Tepesinde zeytinyağı için bir tas, üzerinde yedi kandil, kandillerde yedişer oluk var.


“Size şunu söyleyeyim, insanların önünde beni açıkça kabul eden herkesi, İnsanoğlu da Tanrı'nın melekleri önünde açıkça kabul edecek.


Yazılmış olduğu gibi: “İşte, Siyon'a bir sürçme taşı, Bir tökezleme kayası koyuyorum. O'na iman eden utandırılmayacak.”


Sonra beyaz bir bulut gördüm. Bulutun üzerinde “insanoğluna benzer biri” oturuyordu. Başında altın bir taç, elinde keskin bir orak vardı.


Bu 144 000 kişi, tahtın önünde, dört yaratığın ve ihtiyarların önünde yeni bir ezgi söylüyordu. Yeryüzünden satın alınmış olan bu kişilerden başka kimse o ezgiyi öğrenemedi.


Bundan sonra gökteki tapınağın, yani Tanıklık Çadırı'nın açıldığını gördüm.


O'nun yüzünü görecek, alınlarında O'nun adını taşıyacaklar.


Galip geleni Tanrım'ın Tapınağı'nda sütun yapacağım. Böyle biri artık oradan hiç ayrılmayacak. Onun üzerine Tanrım'ın adını, Tanrım'a ait kentin –gökten Tanrım'ın yanından inen yeni Yeruşalim'in– adını ve benim yeni adımı yazacağım.


Bundan sonra gökte açık duran bir kapı gördüm. Benimle konuştuğunu işittiğim, borazan sesine benzeyen ilk ses şöyle dedi: “Buraya çık! Bundan sonra olması gereken olayları sana göstereyim.”


Bakınca soluk renkli bir at gördüm. Binicisinin adı Ölüm'dü. Ölüler diyarı onun ardınca geliyordu. Bunlara kılıçla, kıtlıkla, salgın hastalıkla, yeryüzünün yabanıl hayvanlarıyla ölüm saçmak için yeryüzünün dörtte biri üzerinde yetki verildi.