Yahve Moşe'ye şöyle dedi: "Firavun'un yanına git, belirtilerimi aralarında göstermek için onun ve hizmetkârlarının yüreğini katılaştırdım.
Çıkış 7:4 - Yorumsuz Türkçe Çeviri (YTC) Ama Firavun seni dinlemeyecek, o zaman elimi Mısır'ın üzerine koyacağım ve ordularımı, halkım İsrael'in çocuklarını, büyük hükümlerle Mısır diyarından çıkaracağım. Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001 2008 Ama firavun sizi dinlemeyecek. O zaman elimi Mısır'ın üzerine koyacağım ve onları ağır biçimde cezalandırarak halkım İsrail'i ordular halinde Mısır'dan çıkaracağım. Turkish Bible Old Translation 1941 Fakat Firavun sizi dinlemiyecek, ve elimi Mısırın üzerine koyacağım, ve ordularımı, kavmım İsrail oğullarını, Mısır diyarından büyük hükümlerle çıkaracağım. Кирил харфлерийле Тюркче Кутсал Китап Ама фиравун сизи динлемейеджек. О заман елими Мъсър'ън юзерине кояджаъм ве онларъ аър бичимде джезаландърарак халкъм Исраил'и ордулар халинде Мъсър'дан чъкараджаъм. Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar Ama firavun sizi dinlemeyecek. O zaman elimi Mısır'ın üzerine koyacağım ve onları ağır biçimde cezalandırarak halkım İsrail'i ordular halinde Mısır'dan çıkaracağım. |
Yahve Moşe'ye şöyle dedi: "Firavun'un yanına git, belirtilerimi aralarında göstermek için onun ve hizmetkârlarının yüreğini katılaştırdım.
Yahve Moşe'ye, "Mısır ülkesinde harikalarım çoğalsın diye Firavun seni dinlemeyecek" dedi.
Moşe halka şöyle dedi: "Mısır'dan, esaret evinden çıktığınız bu günü hatırlayın. Çünkü Yahve elinin gücüyle sizi bu yerden çıkardı. Mayalı ekmek yenilmeyecek.
Bu, elinde bir işaret, gözlerinin arasında bir anma olacak, ta ki, Yahve'nin yasası ağzında olsun. Çünkü Yahve güçlü eliyle seni Mısır'dan çıkardı.
Moşe kayınpederine, Yahve'nin İsrael uğruna Firavun'a ve Mısırlılar'a yaptıklarını, yolda başlarına gelen tüm zorlukları ve Yahve'nin onları nasıl kurtardığını anlattı.
Mısır Kralı'nın güçlü bir el aracılığıyla olsa bile gitmek için size izin vermeyeceğini biliyorum.
Elimi uzatıp aralarında yapacağım harikalarla Mısır'ı vuracağım. Ondan sonra sizi bırakacak.
Yahve Moşe'ye şöyle dedi, "Şimdi Firavun'a ne yapacağımı göreceksin; çünkü güçlü el ile onların gitmesine izin verecek ve güçlü el ile onları ülkesinden kovacak."
Bunlar, Yahve'nin, "İsrael'in çocuklarının ordularına göre Mısır diyarından çıkarın" dediği Aron ve Moşe'dir.
Bu nedenle İsrael'in çocuklarına de ki, 'Ben Yahve'yim ve sizi Mısırlılar'ın yükleri altından çıkaracağım, sizi onların esaretinden kurtaracağım ve uzanmış kolumla ve büyük hükümlerle sizi kurtaracağım.
Ona diyeceksiniz ki, 'İbraniler'in Tanrısı Yahve, 'Halkımın gitmesine izin ver, çölde bana hizmet etsinler' diyerek beni sana gönderdi. İşte, şimdiye kadar dinlemedin.”
Ama Firavun ara verildiğini görünce yüreğini katılaştırdı ve Yahve'nin söylediği gibi onları dinlemedi.
Bunun üzerine büyücüler Firavun'a, "Bu, Tanrı'nın parmağıdır" dediler. Ama Firavun'un yüreği katılaştı ve Yahve'nin söylediği gibi onları dinlemedi.
Yahve Firavun'un yüreğini katılaştırdı ve Yahve'nin Moşe'ye söylemiş olduğu gibi Firavun onları dinlemedi.
işte, Yahve'nin eli çok ağır bir salgınla kırdaki hayvanlarınızın, atlarınızın, eşeklerinizin, develerinizin, sığırlarınızın ve davarlarınızın üzerindedir.
Gece canımla seni arzuladım. Evet, içimdeki ruhumla seni gayretle arayacağım; Çünkü senin hükümlerin yeryüzünde olduğunda, Dünyada yaşayanlar doğruluğu öğrenirler.
Çünkü Efendi Yahve şöyle diyor: “İnsanı da hayvanı da kesip atmak için kılıcı, kıtlığı, kötü hayvanları ve salgın hastalığı, dört ağır yargımı Yeruşalem üzerine gönderdiğimde, daha neler neler olacak!
Ey Efendimiz senden kim korkmaz, Adını kim yüceltmez? Çünkü yalnız sen kutsalsın. Bütün uluslar gelip önünde tapınacaklar. Çünkü doğru işlerin meydana çıktı.”
Sunaktan gelen bir sesin, “Evet, Her Şeye Gücü Yeten Efendi Tanrı, yargıların doğru ve adildir” dediğini işittim.
Çünkü O’nun yargıları doğru ve adildir. Çünkü yeryüzünü fuhuşla yozlaştıran büyük fahişeyi yargıladı ve kullarının kanının öcünü ondan aldı.”
Her nereye çıktılarsa, Yahve'nin eli kötülük için onlara karşıydı, Yahve'nin söylemiş olduğu gibi ve Yahve'nin onlara ant içmiş olduğu gibi; çok da sıkıntı çektiler.