Çıkış 24:10 - Yorumsuz Türkçe Çeviri (YTC) İsrael'in Tanrısı'nı gördüler. Ayaklarının altında safir taşını andıran bir döşeme vardı; sanki gökyüzünün berraklığı gibiydi. Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001 2008 İsrail'in Tanrısı'nı gördüler. Tanrı'nın ayakları altında laciverttaşını andıran bir döşeme vardı. Gök gibi duruydu. Turkish Bible Old Translation 1941 ve İsrailin Allahını gördüler; ve onun ayakları altında, gök yakuttan tuğla döşeme gibi, aydınlıkça asıl göke benzer bir şey vardı. Кирил харфлерийле Тюркче Кутсал Китап Исраил'ин Танръсъ'нъ гьордюлер. Танръ'нън аякларъ алтънда ладживертташънъ андъран бир дьошеме вардъ. Гьок гиби дуруйду. Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar İsrail'in Tanrısı'nı gördüler. Tanrı'nın ayakları altında laciverttaşını andıran bir döşeme vardı. Gök gibi duruydu. |
Mikaya, “Öyleyse Yahve’nin sözünü dinle” dedi. "Yahve’nin tahtında oturduğunu, bütün gök ordusunun da sağında ve solunda O'nun yanında durduğunu gördüm.
Üstelik, "Ben babanın Tanrısı, Avraham'ın Tanrısı, İshak'ın Tanrısı ve Yakov'un Tanrısı'yım" dedi. Moşe, yüzünü sakladı çünkü Tanrı'ya bakmaya korkuyordu.
Elleri beril kakmalı altın yüzükler gibidir. Gövdesi safirlerle kaplı fildişi işi gibidir.
Görünüşü sabah gibi, Ay kadar güzel, güneş kadar parlak, Ve sancak açmış ordu kadar muhteşem olan bu kadın kimdir?
Soyluları kardan daha temizdi. Sütten daha beyazdı. Bedence yakuttan daha kırmızıydı. Safir gibi parlıyordu.
Otuzuncu yılda, dördüncü ayda, ayın beşinci günü, ben Kevar Irmağı kıyısındaki sürgünler arasındayken, gökler açıldı ve Tanrı'nın görümlerini gördüm.
O zaman baktım ve gördüm, Keruvlar'ın başının üstündeki boşlukta, safir taşı gibi, bir taht benzeyişinin görünüşü gibi onların üstünde bir şey belirdi.
Çünkü bu efendimin hizmetkârı nasıl bu efendimle konuşabilir? Çünkü bana gelince, bende şimdiden güç kalmadı. İçimde soluk kalmadı.”
Onunla bilmecelerle değil, ağızdan ağıza konuşacağım; ve Yahve'nin suretini görecek. O halde neden hizmetkârımın aleyhinde, Moşe aleyhinde konuşmaktan korkmadınız?”
Onların önünde Yeşua’nın görünümü değişti. Yüzü güneş gibi parladı, giysileri ışık gibi bembeyaz oldu.
Tanrı’yı hiç kimse hiçbir zaman görmedi. Baba’nın bağrında olan biricik Oğul O’nu ilan etti.
Yeşua ona, “Filipus bunca zamandır sizinle birlikteyim ve beni tanımadın mı?” dedi. “Beni görmüş olan, Baba’yı görmüştür. Sen nasıl ‘Bize Baba’yı göster’ diyorsun?
Ölümsüzlük yalnızca O’na özgüdür. Kimsenin yaklaşamayacağı ışıkta yaşar. O’nu kimse görmedi ve göremez. O’na onur ve sonsuz kudret olsun! Amin.
Hiç kimse hiçbir zaman Tanrı’yı görmedi. Birbirimizi seversek, Tanrı içimizde kalır ve O’nun sevgisi bizde yetkinleşmiş olur.
Sağ elinde yedi yıldız vardı. Ağzından iki ucu keskin bir kılıç çıktı. Yüzü tüm gücüyle parlayan güneş gibiydi.
Tanrı’nın yüceliği onun üzerindeydi. Kentin ışıltısı en değerli taşın, kristal gibi parıldayan yeşim taşının ışıltısına benziyordu.
Tahtta oturan yeşime, kırmızı akik taşına benziyordu. Tahtın etrafında zümrüdü andıran bir gökkuşağı vardı.