Biblia Todo Logo
La Biblia Online
- Anuncios -




Çıkış 19:18 - Yorumsuz Türkçe Çeviri (YTC)

18 Yahve ateş içinde onun üzerine indiği için Sina Dağı'nın tamamı tütüyordu. Dumanı ocak dumanı gibi yükseldi ve bütün dağ şiddetle sarsıldı.

Ver Capítulo Copiar

Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001 2008

18 Sina Dağı'nın her yanından duman tütüyordu. Çünkü RAB dağın üstüne ateş içinde inmişti. Dağdan ocak dumanı gibi duman çıkıyor, bütün dağ şiddetle sarsılıyordu.

Ver Capítulo Copiar

Turkish Bible Old Translation 1941

18 Ve Sina dağı, hep tütüyordu, çünkü RAB onun üzerine ateş içinde inmişti; ve onun dumanı ocak dumanı gibi çıkıyordu, ve bütün dağ çok titredi.

Ver Capítulo Copiar

Кирил харфлерийле Тюркче Кутсал Китап

18 Сина Даъ'нън хер янъндан думан тютюйорду. Чюнкю РАБ даън юстюне атеш ичинде инмишти. Дадан оджак думанъ гиби думан чъкъйор, бютюн да шиддетле сарсълъйорду.

Ver Capítulo Copiar

Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar

18 Sina Dağı'nın her yanından duman tütüyordu. Çünkü RAB dağın üstüne ateş içinde inmişti. Dağdan ocak dumanı gibi duman çıkıyor, bütün dağ şiddetle sarsılıyordu.

Ver Capítulo Copiar




Çıkış 19:18
41 Referencias Cruzadas  

Yahve Ademoğulları’nın yaptığı kenti ve kuleyi görmek için aşağıya indi.


Güneş batıp karanlık çökünce, bu parçaların arasından tüten bir fırın ve yanan bir meşale geçti.


Sodom ve Gomora'ya ve bütün ovaya baktı ve yerden dumanın ocak dumanı gibi yükseldiğini gördü.


“Sen de Sina Dağı'na indin, gökten onlarla konuştun, onlara doğru ilkeler ve gerçek yasalar, iyi kurallar ve buyruklar verdin.


O yeryüzüne bakar, yer titrer. Dağlara dokunur ve onlar tüter.


Dağlar koçlar gibi, Küçük tepeler kuzular gibi sıçradı.


Titreyin, ey yeryüzü, Efendi’nin önünde, Yakov'un Tanrısı'nın huzurunda,


Ey Yahve, gökleri yar ve aşağı in. Dağlara dokun da tütsünler.


Gökleri yarıp indi. Ayakları altında koyu bir karanlık vardı.


Sen, ey Tanrı, bol yağmur gönderdin. Yorulduğu zaman mirasına kuvvet verdin.


Gürleyişinin sesi kasırgadaydı. Şimşekler dünyayı aydınlattı. Yer titredi ve sarsıldı.


Senin yolun denizden geçiyordu; Yolların büyük sulardaydı. Ayak izlerin belli değildi.


Ona kimse dokunmayacak; mutlaka taşlanacak ya da vurulacak; ister hayvan olsun ister insan, yaşamayacaktır.' Boru uzun süre çalınca dağa çıkacaklar.”


Moşe Tanrı'nın huzuruna çıkmak için halkı ordugâhtan çıkardı. Dağın eteğinde durdular.


Bütün halk gök gürlemelerini, şimşekleri, boru sesini ve dağdan yükselen dumanı fark etti. İnsanlar bunu görünce titrediler ve uzakta durdular.


Yahve'nin görkeminin görünüşü, İsrael'in çocuklarının gözünde dağın zirvesinde yiyip bitiren ateş gibiydi.


Yahve'nin meleği bir çalının ortasındaki alevin içinde ona göründü. Baktı, işte, çalı ateşte yanıyordu ama tükenmiyordu.


Sabah hazır ol, sabahleyin Sina Dağı'na çık ve orada, dağın zirvesinde yanıma gel.


Çağıranın sesinden eşiklerin temelleri sarsıldı ve ev dumanla doldu.


Ah, keşke gökleri yarıp insen de, Dağlar senin huzurunda sarsılsalar;


Dağları gördüm ve işte, titriyor ve bütün tepeler ileri geri oynuyordu.


Çünkü ulus ulusa, krallık krallığa karşı gelecek, yer yer kıtlıklar, salgın hastalıklar ve depremler olacak.


Şöyle dedi, “Yahve Sina'dan geldi, Seir'den onlara yükseldi. Paran Dağı'ndan parladı. On binlerce kutsalıyla geldi. Sağ elinde onlar için ateşli bir yasa vardı.


O, size buyruk vermek için gökten size sesini duyurdu. Yeryüzünde size büyük ateşini gösterdi; ve siz O'nun sözlerini ateşin içinden duydunuz.


Yahve bu sözleri dağda ateşin, bulutun ve koyu karanlığın içinden yüksek sesle tüm topluluğunuza söyledi. Başka bir şey eklemedi. Bunları iki taş levhaya yazdı ve onları bana verdi.


Yahve dağda ateşin içinden sizinle yüz yüze konuşup,


Efendi Yeşua alev alev yanan ateş içinde güçlü melekleriyle gökten göründüğünde bizimle birlikte sıkıntı çeken sizleri rahata kavuşturacaktır.


Tanrı’yı tanımayanları ve Efendimiz Yeşua’nın Müjdesi’ne uymayanları cezalandıracaktır.


Sizler dokunulabilen, ateşle yanan dağa, karanlığa, zifiri karanlık ve kasırgaya, çağrı borusunun gürlemesine ve sözlerin sesine yaklaşmadınız. O sesi işitenler, kendilerine bir söz daha söylenmesin diye yalvardılar.


O zaman O’nun sesi yeri sarsmıştı. Ama şimdi, ‘‘Artık bir kez daha yalnızca yeri değil, gökleri de sarsacağım” diyerek söz vermiştir.


Ama Efendi’nin günü hırsız gibi gece gelecek. O gün gökler büyük bir gürültüyle geçip gidecek, maddesel öğeler şiddetli ateşte eriyecek, yeryüzü ve ondaki tüm işler yanıp tükenecek.


Tapınak, Tanrı’nın görkeminden ve gücünden çıkan dumanla doldu. Yedi meleğin yedi belası bitene dek kimse tapınağa giremedi.


Dipsiz derinlikler çukurunu açtı. Çukurdan ocaktan çıkarcasına duman yükseldi. Çukurun dumanından güneş ve hava karardı.


Dağlar Yahve'nin önünde, Sina Dağı bile İsrael'in Tanrısı Yahve'nin önünde sarsıldı."


Síguenos en:

Anuncios


Anuncios


¡Síguenos en WhatsApp! Síguenos