Biblia Todo Logo
آن لائن بائبل

- اشتہارات -




Vahiy 6:16 - Yorumsuz Türkçe Çeviri (YTC)

16 Dağlara ve kayalara, “Üzerimize yıkılın” dediler, “Tahtta oturanın yüzünden ve Kuzu’nun gazabından bizi saklayın.

باب دیکھیں کاپی

Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001 2008

16 Dağlara, kayalara, “Üzerimize düşün!” dediler, “Tahtta oturanın yüzünden ve Kuzu'nun gazabından saklayın bizi!

باب دیکھیں کاپی

Turkish Bible Old Translation 1941

16 ve dağlara ve kayalara diyorlardı: Üzerimize düşün, ve taht üzerinde oturanın yüzünden, ve Kuzunun gazabından bizi gizleyin;

باب دیکھیں کاپی

Кирил харфлерийле Тюркче Кутсал Китап

16 Далара, каялара, „Юзеримизе дюшюн!“ дедилер, „Тахтта отуранън йюзюнден ве Кузу'нун газабъндан саклайън бизи!

باب دیکھیں کاپی

Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar

16 Dağlara, kayalara, “Üzerimize yıkılın” dediler, “Tahtta oturanın yüzünden ve Kuzu'nun öfkesinden bizi gizleyin.

باب دیکھیں کاپی

Temel Türkçe Tercüme

16 Dağlara ve kayalara, “Üzerimize düşün” dediler. “Bizi tahtta oturan Allahʼın bakışından ve Kuzuʼnun öfkesinden saklayın.

باب دیکھیں کاپی




Vahiy 6:16
21 حوالہ جات  

O zaman dağlara, ‘Üzerimize düşün’ ve tepelere, ‘Bizi örtün’ demeye başlayacaklar.


İsrael'in günahı, Aven'in yüksek yerleri de yok olacak. Onların sunakları üzerinde diken ve devedikeni çıkacak. Dağlara, "Bizi örtün!" ve tepelere, "Üzerimize düşün!" diyecekler.


Birdenbire Ruh’taydım. İşte, gökte bir taht ve tahtta oturan biri vardı.


Büyük, beyaz bir taht ve üzerinde oturanı gördüm. Yer ve gök önünden kaçıp gitti. Onlardan geride eser bile kalmadı.


Yeşua ona, “Sen söylemiş oldun. Yine de size şunu söyleyeyim, bundan sonra İnsanoğlu’nun Kudretli Olan’ın sağında oturduğunu ve göğün bulutları üzerinde geldiğini göreceksiniz.”


Bu kötü boyun geri kalanı, onları sürmüş olduğum bütün yerlerde kalanlar, yaşamdan çok ölümü seçecekler,” diyor Ordular Yahvesi.


Ağzından ulusları vurmak için keskin, iki yanı keskin bir kılıç çıkıyordu. Onları demir asayla yönetecek. Her Şeye Gücü Yeten Tanrı’nın gazabının şiddetiyle üzüm sıkma çukurunda şaraplık üzümü çiğneyecek.


Göğü ve göktekileri, yeri ve yerdekileri, denizi ve denizdekileri yaratanın, sonsuzluklar boyunca yaşayanın hakkı için ant içip dedi ki, “Artık gecikme olmayacak.


Yüksek sesle, “Kutsal ve gerçek olan ey Efendimiz! Yeryüzünde yaşayanları ne zaman yargılayacak, onlardan kanımızın öcünü ne zaman alacaksın?” dediler.


Canlı yaratıklar tahtta oturana, sonsuza dek yaşayana yücelik, saygı ve şükran sununca, yirmi dört ihtiyar tahtta oturanın önünde yere kapanıp sonsuza dek diri Olan’a tapınırlar. Taçlarını tahtın önüne atarak şöyle derler: ‘‘Ey Efendimiz ve Tanrımız, Kutsal Olan, Sen yüceliği, saygıyı ve gücü almaya layıksın. Çünkü her şeyi sen yarattın, hepsi senin arzunla yaratılıp var oldular!’’


Tahttan şimşekler çakıyor, sesler ve gök gürlemeleri çıkıyordu. Tahtının önünde alev alev yanan yedi meşale vardı. Bunlar Tanrı’nın yedi Ruhu’dur.


Orada dehşet içinde kaldılar. Çünkü Tanrı doğruların kuşağının yanındadır.


Yahve'nin dehşetinden, heybetinin görkeminden kayaya girin ve toza toprağa saklanın.


Onlara öfkeyle baktı. Çünkü yüreklerinin katılığı O’nu kederlendirmişti. Adama, “Elini uzat” dedi. Uzattı ve eli eski haline dönüp diğer eli gibi sağlam oldu.


Tahtta oturanın sağ elinde içi dışı yazılı, yedi mühürle mühürlenmiş bir kitap gördüm.


O günlerde insanlar ölümü arayacaklar, ama hiçbir şekilde bulamayacaklar. Ölmeyi arzulayacaklar, ama ölüm onlardan kaçacak.


ہمیں فالو کریں:

اشتہارات


اشتہارات