Biblia Todo Logo
آن لائن بائبل

- اشتہارات -




Vahiy 17:1 - Yorumsuz Türkçe Çeviri (YTC)

1 Yedi tası taşıyan yedi melekten biri gelip benimle konuştu: “Buraya gel” dedi. “Sana birçok suların üzerinde oturan büyük fahişenin yargısını göstereyim.

باب دیکھیں کاپی

Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001 2008

1 Yedi tası alan yedi melekten biri gelip benimle konuştu: “Gel!” dedi. “Sana engin suların kenarında oturan büyük fahişenin çarptırılacağı cezayı göstereyim.

باب دیکھیں کاپی

Turkish Bible Old Translation 1941

1 VE kendilerinde yedi tas olan yedi melekten biri geldi, ve benimle söyleşip dedi: Buraya gel, çok sular üzerinde oturan büyük fahişenin hükmünü sana göstereceğim;

باب دیکھیں کاپی

Кирил харфлерийле Тюркче Кутсал Китап

1 Йеди тасъ алан йеди мелектен бири гелип бенимле конушту: „Гел!“ деди. „Сана енгин суларън кенарънда отуран бюйюк фахишенин чарптъръладжаъ джезайъ гьостерейим.

باب دیکھیں کاپی

Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar

1 Yedi tası taşıyan yedi melekten biri gelip benimle konuştu. “Gel!” dedi, “Bol sular üzerinde oturan büyük fahişenin yargısını göstereceğim sana.

باب دیکھیں کاپی

Temel Türkçe Tercüme

1 Yedi tası taşıyan yedi melekten biri gelip benimle konuştu. Bana şöyle dedi: “Gel! Ben sana büyük fahişenin uğrayacağı cezayı göstereyim. O fahişe, engin suların kenarında kurulmuş şehirdir.

باب دیکھیں کاپی




Vahiy 17:1
20 حوالہ جات  

Çünkü O’nun yargıları doğru ve adildir. Çünkü yeryüzünü fuhuşla yozlaştıran büyük fahişeyi yargıladı ve kullarının kanının öcünü ondan aldı.”


Ey sen, çok sular üzerine oturup bol hazineleri olan, Sonun geldi, açgözlülüğünün ölçeği doldu.


Büyük kent üçe bölündü. Ulusların kentleri yıkıldı. Gazabının şiddetli şarabı ona verilsin diye Tanrı büyük Babil’i hatırladı.


Yedi kaseye sahip olan ve son yedi belayı taşıyan yedi melekten biri gelip benimle konuştu. “Buraya gel” dedi. “Sana Kuzu’ya eş olacak gelini göstereyim.”


“Çünkü boyunduruğunu uzun zaman önce kırdım, Bağlarını kopardım. 'Hizmet etmeyeceğim' dedin; Çünkü her yüksek tepenin üzerinde, Ve her yeşil ağacın altında eğilip fahişelik ettin.


Sadık kent nasıl fahişe oldu! O, adaletle doluydu. Doğruluk ona yerleşmişti, şimdiyse katiller.


Gökyüzünde büyük şaşkınlık verici başka bir belirti gördüm: Son yedi belayı taşıyan yedi melekti. Çünkü Tanrı’nın gazabı bunlarla sona eriyordu.


Ama buraya yaklaşın, ey büyücünün oğulları, Ey zina edenlerin ve fahişelerin soyu.


Benimle konuşanın elinde kenti, kapılarını ve surlarını ölçmek için altın bir ölçü çubuğu vardı.


Bundan sonra baktım ve gökte bir kapının açıldığını gördüm. Benimle konuşan, boruya benzeyen ilk ses, “Buraya gel, bundan sonra olması gerekenleri sana göstereceğim” dedi.


Birbirlerine, “Yol boyunca bizimle konuşurken ve Kutsal Yazılar’ı bize açarken yüreklerimiz yanmıyor muydu?” dediler.


İşte, iki kişi O’nunla konuşuyordu. Bunlar Moşe’yle Eliya’ydı.


Sular onu besledi, Derinlik onu büyüttü. Irmakları ekili alanının çevresinde akıyordu. Kanallarını kırın bütün ağaçlarına yaydı.


Yeşua Mesih’in vahyidir. Tanrı yakında olması gereken şeyleri hizmetkârlarına göstermesi için O’na bu vahyi verdi. O da gönderdiği meleği aracılığıyla bunu hizmetkârı Yuhanna’ya bildirdi.


Bundan sonra büyük yetkiye sahip başka bir meleğin gökten indiğini gördüm. Yeryüzü onun görkemiyle aydınlandı.


Melek bana, “‘Kuzu’nun düğün ziyafetine davet edilenlere ne mutlu!’ yaz” dedi. Bana, “Bunlar Tanrı’nın gerçek sözleridir.”


ہمیں فالو کریں:

اشتہارات


اشتہارات